Kahve ve panik atak

Kahve ve panik atak

Bir gün bir kafede oturup kahve içiyorsunuz ve zihninizde yüzlerce düşünce, yapmanız gerekenler, geçmişteki negatif anılar, sorumluluklar…zihniniz sürüklenip duruyor. Kafeden kalktınız ve hafif bir baş dönmesi, panik hali, ardından çarpıntılar başladı ve soluğu acilde aldınız, çarpıntınız ön planda olmasına rağmen doktorunuz kalbinizde herhangi bir sorun olmadığını çok fazla strese girmemeniz gerektiğini ve kahve içmemenizi ya da azaltmanızı söyledi. Bu cümleden sonra sizde kahvenin sorumlu olabileceğini düşündünüz ve artık panik atağın tetiklenmesinden korktuğunuz için, zaten yoğun olan hayatınızda kendinize ayırdığınız 3-5 dakikalık bir keyiften mahrum kaldınız.

Yukarıdaki paragrafta hem panik ataklı danışanlarımıza, hemde kahveye haksızlık edildiğini düşünerek bu yazıyı kaleme aldım; Çok büyük gruplarda yapılan çalışmalarda, kahvenin aritmi, kalp krizi ya da genel ölüm riski üzerindeki etkisi araştırılmış ve ilginç bir biçimde beklenenin aksine anlık (granüllü) kahveler, Türk kahvesi ya da filtre kahvelerin (ground kahve) her üçününde; aritmi, kardiyovasküler sorunlar ve toplam ölüm oranlarını orta derecede düşürdüğü belirlenmiş. Bu sonuçlar 5 fincan kahveye kadar güvenli bulunmuş. İlginç bir şekilde panik ataklıların en korktuğu aritmi riski 4-5 fincanda yüzde 17 azalmış ve fakat düşünülenin aksine kafeinsiz kahvelerde bu fayda saptanamamış. Farklı çalışmalarla birleştirildiğinde günde 2-3 kahve içmenin genel sağlık, kalp hastalıkları ve aritmiler üzerine olumlu etkileri saptanmış ve 2021-2022 Avrupa Kardiyoloji birliği rehberinde günde 3-5 kahvenin kalp sorunu yaratmadığı ve hatta kalp hastalıklarının ve tüm ölümlerin önlenmesine orta derecede katkıda bulunduğu vurgulanmıştır.

Ancak panik atağın doğası gereği tam bir atak anında kullanmanız, aşırı tüketmeniz risk içerebilir. Ayrıca bireysel kahve hassasiyetiniz varsa önerilmez.

Şimdi dönelim yazının başındaki kafeye. Bireysel hassasiyeti olmayan, yıllardır kahve içebilen danışanımız, sabah ilk kahvesini içerken panik yaşıyorsa bunu kahveye değil, kahve içerken zihinden geçen olumsuz düşüncelere bağlamak çok daha akıllıca olur. Negatif düşünceler, oksijen, kalsiyum dengesini bozar ve uyuşma, başdönmesi yabancılaşma çarpıntı ve benzeri belirtiler başlar ve ardından felaket senaryosuyla panik döngüsü tamamlanır.

Panik atak yaşayan danışanlarıma benim önerim panik atağınız kontrol altına alındıktan hemen sonra tekrar keyifli bir biçimde günde 2-3 kahve için. Kahvenizi içerken negatif düşüncelere odaklanmayın ve bu makaleyi hatırlamaya çalışın.